top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıekonomi yazıları

Piyasada Her Bereket Hareketten mi Gelir?

Güncelleme tarihi: 30 Mar 2020



"İsrailli araştırmacı Bar’el’e göre;


Penaltı vuruşu yapan futbolcular, penaltıların üçte birinde kalenin ortasını hedefler, üçte birinde kalenin solunu, üçte birinde de kalenin sağını. Peki kaleciler ne yapar? Penaltıların %50’sinde sola ve yine %50’sinde sağa atlarlar. Her halükârda pek nadiren ortada durmaya devam ederler -topların üçte biri oraya gelmesine rağmen-. Neden? Çünkü yanlış tarafa atılmak, sersem gibi ortada dikilip topun sağdan ya da soldan geçişini seyretmekten daha iyi görünmesinden öte, daha az utanç verici hissedilir. Bu aşırı harekettir yani hiçbir işe yaramadığı durumlarda bile harekete geçme isteğidir. Bar’el’e göre ise kaleciler bu tuzağa düşmektedirler."


Eylem ve Kayıtsızlık… Oldukça can sıkıcı ve kolay bir çözümü olmayan ikilemlerdendir ve bu ikileme sadece kaleciler düşmemektedir. Hayatımızın birçok aşamasında, bu ikilemin girdabına düşeriz. Bir arkadaşımız bir şey sorduğunda bildiklerimizi anlatmalı mıyız, anlatmamalı mıyız? Canımızı sıkan konuları birisiyle paylaşmalı mıyız, paylaşmamalı mıyız? Kavga eden insanlara karışmalı mıyız, karışmamalı mıyız? Aramalı mıyız, aramamalı mıyız? Yapmalı mıyız, yapmamalı mıyız?... Bizler, avcı ve toplayıcılık dönemlerinden günümüze kadar, “hareketlilik durup düşünmekten daha başarılı sonuçlar verir” temalı kalıplarla koşullanmışızdır. Eski zamanlarda hızlı kararlar alıp çabuk tepkiler vermek hayatta kalmak için oldukça önemliydi. Çünkü uzun zaman alacak bir düşünme süreci ölümcül olabiliyordu. Bu yüzden de mümkün olabildikçe hızlı kararlar vermek gerekiyordu. Hatta bir İtalyan atasözü der ki; “Doktor düşünürken hasta ölür.”


Peki ya hisse senetleri? Yatırımcıların en büyük eylem ve kayıtsızlık ikilemi. Almalı mıyız yoksa beklemeli miyiz?


Ekonomi hep bir döngünün içerisinde hareket etmektedir. Bu gelgitlerden ekonominin farklı yapı taşları farklı zamanlarda etkilenmektedir. Ekonomistler de bu farklılıklardan yola çıkarak belli bir iktisadi döngü ortaya çıkarmıştır.


1) Kitchin Döngüsü (3-5 yıl): Şirketlerin stok artış hızlarıyla ilgilidir. Bu durumda belli bir noktadan sonra ekonominin hızlanmasına veya yavaşlamasına neden olacaktır.

2) Juglar Döngüsü (7-11 yıl): Ortalama iki Kitchin devri süresi boyunca şirketlerin üretim ve hizmete yaptığı yatırım miktarına bağlıdır.

3) Kuznets Döngüsü (15-25 yıl): Şirket ve hükümetin yol veya demir yolu gibi alt yapı harcamalarındaki yükselişler arasındaki süredir.

4) Kontradiev Dalgası ya da Döngüsü (45-60 yıl): Süper-Döngü olarak da bilinmektedir. Kapitalizmin evrelerine işaret eder. Her 45 ile 60 senede bir, kapitalizmde insanlarının ekonominin yapışını ve işleyişini sorgulamaya iten krizlerin yaşandığı dönemdir.


Ekonomideki yükseliş ve düşüşleri barındıran bu döngüler oldukça önemlidir fakat ekonomistler ve yatırımcılar için oldukça zor dönemlerdir. Çünkü başlangıç noktaları doğru tahmin edilse bile bu döngülerin ne zaman son bulacağını kestirebilmek zordur. Ayrıca bu zamanlarda ekonomilerinin gidişatını takip etmek için oluşturulan modeller çok verimli sonuçlar ortaya çıkaramaz. Bu modelleri verimli olmaktan uzaklaştıran en önemli etkenlerden birisi insanların iyimserlikten karamsarlığa ya da bunun tam tersine, kolayca dönebilen duygularıdır. Borsadaki volalite ile yatırımcılardaki duygu değişimi aynı paralellikte ilerlemektedir. Bu duygu değişimi karmaşasında piyasanın sakinleşmesini beklemek yatırımcıya kötü bir düşünceymiş gibi hissettirir. Piyasa bu kadar hareketliyken kendisinin de o kadar hareketli olması gerektiği algısına kapılır. Tam bu noktada eylem ve kayıtsızlık ilkesini yaşamaya başlar. Hisse senetlerinin düşerek geldiği nokta eyleme geçmek için doğru bir nokta mıdır yoksa o nokta bir kayıtsızlık noktası mıdır?


A.N. Whitehead der ki “Zekâ, kavrama çabukluğudur. Kavranan şey karşısında akıllıca hareket etmek anlamına gelen ‘yetenek ’ten farklıdır.” Çoğu zaman borsada yaşanan hareketlilik doğru kavranabilir fakat bu süreçte yatırımcıların çoğu bir hiperaktiviteye kapılıp bunu doğru değerlendiremez. Doğru kavranmış olan yatırım fırsatını, sürekli hareket etme içgüdüsü ile doğru değerlendiremedikten sonra bu sürecin yatırımcıya faydasından daha çok zararı olur.

Yakın zamanda yaşadığımız olaylara bakalım. COVID-19 aslında geçen sene Ekim ayından beri konuşulan bir konudur fakat Türkiye piyasalarında aktif olarak konuşulmaya başlanması bir aylık bir süreçtir. Bu dönemde haberleri takip eden bir yatırımcı şunları düşünmüş olabilir. “Bu durum piyasaları olumsuz etkileyecek”, “Sağlık ve ilaç şirketlerinin hisseleri bu süreçte değer kazanabilir” “Havacılık sektöründe ciddi değer kayıpları olabilir” … v.b bir sürü düşünce. Fakat önemli olan bu düşünceleri değerlendirebildi mi? Elinde nakit parası olan bir yatırımcı piyasanın ilk gördüğü sert düşüşte “artık bundan daha da düşmez” diyerek hisse senedi yatırımı yaptı mı yoksa “düşüşün düşüşü vardır” mı dedi?


Piyasalardaki belirsizliğin çok yoğun olduğu ve piyasanın ekonomik veriler dışındaki konulardan etkilendiği dönemlerde çok hareketlilikten öte belirsizlik sisinin biraz geçmesini beklemek daha doğru olabilir. Özellikle risk algınız düşük ve kısıtlı bir nakit para ile hisse yatırımı yapıyorsanız piyasanın yukarı dönüş teyidinin net olarak görüldüğü seviyelerden alım yapmak sizler için daha güvenli olacaktır. Bu dönemlerde hisse senetlerinin fiyatları olduğu değerlerin çok altına gelmiş olsa bile yatırım yapılacak paranın hepsiyle alım yapmak risk düzeyini yükseltecektir. Bu yüzden paranızı belli oranlarda bölerek parça parça alım yapmak belirsizlik karşısında kullanabileceğiniz bir durum olacaktır. Eğer piyasaya güveniniz yoksa, hisseyi aldıktan sonra gelen haberlerden kaynaklı hızlı yükseliş ya da düşüşlerde çok hızlı panikleyerek aldığınız hisseyi satıp, sattığınız hisseyi tekrar alma döngüsüne girecekseniz bekleyin. Kayıtsızlık ya da o noktada bekleyebilmek kendinizi suçlu gibi hissettirse de emin olun o anda birçok kişinin yapamadığını yapıyorsunuz. Unutmayın ki eylemsizliğin eylemi çok daha fazla efor gerektirir ve insanlar beyinlerini bu kadar yormak istemezler.


“-Yatırım tercihlerimiz- ancak hayvani içgüdülerin bir sonucu olabilir. Durmak yerine düşünmeden eyleme geçme dürtüsü” John Maynard Keynes


Cemre




1.190 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
Unknown Track - Unknown Artist
00:00 / 00:00
bottom of page